Kadife gibi bir cilde sahip olmamamızın en büyük sebebi genleriniz olabilir! Ya da hormonlarınızın program dışı çalışma şekli… Hastalarımın bir kısmı hep şikayetçidir. Kimisi arkadaşlarından kimisi uzak akrabalarından örnekler vererek yüz ciltlerini eleştirir ve sivilcelere, lekelere çok kızarlar. Aknelerin oluşma nedenlerini sıralarsak en başta kalıtım ve hormonları sayabiliriz. Devamında; çevre kirliliği, stres, ilaçlar, cilt bakım ürünleri, makyaj malzemeleri, ısı ve havanın neminde artış gibi…
Hormonlarımızın akne oluşumundaki rolü nedir?
Bilinen şey şu ki, erkek vücudunda biraz kadınlık hormonu, kadın vücudunda da bir miktar erkeklik hormonu bulunur. Bedenimizdeki uyumu ve huzuru oluşturan tamamen bu hassas dengedir. İşte bu denge belki de yüz kişinin ancak yarısında doğru şekilde çalışır.
Androjenler yani erkeklik hormonları cildimizdeki sebum yağ salgısının artmasına neden olurlar. Akneleri başlatan en önemli etken yağ salgısının artmasıdır. Bu hormonun yükselmesi cildimizdeki gözeneklerin genişlemesine yol açarak akne oluşumunu artırır. Adet dönemi yaklaşırken kadınların vücudunda bulunan “progesteron” hormonu yükselir. Bu dönemde vücut su toplar, şişer, ter kokusu değişir. Östrojen karşısında ağırlığı artan progesteron, gözeneklerin büyümesine, yağlanmanın ve siyah noktaların artmasına neden olur. Aynı şekilde stres de erkeklik hormonlarından bazılarını yükseltir. Sonuç, gözeneklerin genişlemesi, cildin yağlanması ve sivilcelerimizin artmasıdır.
Akne tedavisinde neler kullanılır?
Hormonlar düzenli hale getirildikten sonra akne tedavisini sürdürmek nispeten daha kolaydır. Bu tedaviler genellikle topical (haricen sürülen) ve ağızdan alınan ilaçlarla sürdürülür. İstisna olmak ile birlikte son çare olarak antibiyotik alımı da gerekebilir. Yine ışın ve ozon tedavileri de sıkça başvurulan tedavi şekillerindendir. İşin özü hangi tedavi şeklini uygularsak uygulayalım takviye olarak, A vitamini ve çinko kullanımını hastalarımıza öneririz.
Akne tedavisine başlamadan ince sınıflandırma yapmak aynı zamanda uygulanacak tedavinin şeklini de belirlemektedir. O yüzden oluşan akneleri ılımlı ve şiddetli olarak ikiye ayırırız.
Ilımlı akneler
Ilımlı aknelerin tedavisinde dışarıdan yapılacak olan uygulamalar çözüm sunmaktadır. Çeşitli ‘’AHA, BHA, PHA’’lar ile yapılan peeling’leri bunların başında sayabiliriz. Peelingler sayesinde, cildin en üst tabakasında birbirine bağlanan hücreler ayırılır, tıkanan gözenekler açılır, iz ve lekelerin oluşmasına engel olunur. Özellikle, BHA adı verilen peelinglerin ana maddesi aspirin ile aynıdır. O yüzden tedavilerin sonu genelde başarılı olmaktadır. Bu ılımlı akneler antibiyotik tedavisine gerek kalmadan kururlar.
Şiddetli akneler
Şiddetli akne sorunlarında; benzol peroksit karışımları, sentetik bir A vitamini türevi olan tretinoin tedavisi uygulanır. Bu tedaviye bağlı olarak antibiyotik kullanımı da önerilir. Yine unutmaması gerekir ki hormonların düzenli ve dengeli çalışması sonrası bu tarz bir tedaviye başlanılır. Bu uygulamalar sonrası hasta tedaviye olumlu cevap vermiyorsa, Izotretinoin (Roacuttane) kullanımına geçilir. Bu tedavi son çare olarak genelde kullanılır çünkü yan etkileri fazla olan bir çözümdür. Özellikle kistik aknelerde çok başarılıdır. İzotreitonin tedavisi uygulanan hastaların yaklaşık %69’u, akneden tamamen kurtulurlar.
Yorumlar
Yorum
Leave a Comment