DEPRESYON GIDALARLA ÖNLENEBİLİR Mİ?

Günün birinde psikiatriste gittiğinizde size anti depresanları bırakmanızı ve daha fazla balık yemenizi önerse, bunu bir de reçeteye yazsa ne düşünürdünüz? Kendinize başka bir doktor mu arardınız yoksa ona minnettar mı kalırdınız? Kendi adıma, güncel araştırmaları sıkıca takip eden ve ilaç yerine gıda öneren böyle çağdaş bir terapiste güven duyardım. Çünkü son yıllarda yapılan çalışmalar, bazı yiyeceklerin en az geleneksel anti depresan tabletler kadar etkili olabildiğini gösteriyor…

Omega-3

Günümüzde yapılan birçok bilimsel araştırma, Omega 3 yağ asitlerinin depresyon semptomlarını önlediğini kanıtlıyor. Can sıkıntısından şizofreniye varıncaya kadar her seviyedeki psikolojik soruna karşı önleyici ve tedavi edici dozlar üzerine tartışmalar yürütülüyor. Yeni Zelanda, Kanada ve Almanya gibi Omega-3 yağının daha az tüketildiği toplumlarda depresyon vakaları, Omega-3 yağı tüketen Japonya’dan 5 kat daha fazla! Halk arasında “balıkyağı” olarak bilinen Omega-3 yağ asitleri çoklu doymamış yağlardır. Bu yaşam iksirini birçok yiyecekte doğal olarak bulunur. Soğuk su balıkları (salmon) sardalya ve ceviz en önde gelen Omega 3 hazineleridir. Ayrıca uskumru, ringa balığı, alabalık, hamsi ve ton balığında da bol miktarda bulunur. Soya fasulyesi yağı ve kanola yağı da bir miktar omega-3 yağ asitleri içerir. Ada Çayı (%64), Kivi (%62), Perilla(%58), Semizotu(%35) daha az oranlarda olmak üzere badem, fındık, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, keten tohumu yağı, tatlı patates, marul, lahana, brokoli ve diğer yeşil yapraklı sebzelerde de bulunur. Yani Omega-3 her an elimizin altındadır.

Peki Omega-3 ne işe yarar?

Çok! Bugün sadece stresle ve depresyonla ilişkisini yazıyorum. Ancak şunu da eklemekten kendimi alamıyorum; Yeterli Omega 3 ile beslenen anne adaylarının bebeklerinde beyin, sinir sistemi ve görme yeteneklerinin gelişimi diğerlerine oranla daha güçlüdür.

Omega-3 depresyona karşı!

Biliyorsunuz, “seratonin” mutluluk duygusunun ta kendisidir. Pek çok araştırma Omega-3 alımı ile kandaki seratonin düzeyi arasında bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Omega-3 ve Omega-6 yağlarının ideal dengesi başta stres olmak üzere depresyon, öğrenim bozukluğu ve dikkat eksikliğinin görüldüğü ADD (Attention Deficit Disorder), şizofreni, kronik yorgunluk sendromu da dahil olmak üzere birçok rahatsızlığın tedavisinde yardımcı oluyor. Uzun sözün kısası, Omega-3 yağ asitleri beyin ve sinir sisteminin en iyi dostlarıdır;

– Depresyon tedavisini destekler.

– Bunama ve Alzheimer hastalığı riskini azaltır.

– Ruh hali, konsantrasyon, bellek, dikkat ve davranış bozukluklarına karşı yardımcı olur.

– İnsanı sakinleştirir, tepkileri yumuşatır.

Yaşam enerjisiyla dolmak için iyi yağlara ihtiyacımız var

Doymamış yağlar son derece zengin enerji kaynağıdırlar. Hatta karbonhidratlardan ve proteinlerden daha fazla enerji sağlarlar. Stresi ve yorgunluğu yenmek, yaşam enerjisiyle dolmak için vücudun iyi yağlara ihtiyacı vardır.

Yağlar günah keçisi olmamalı!

Oysa yağlar, uzun yıllar kilo aldırmaktan tutun da cilt sorunlarına, kalp hastalıklarına ve kanser gibi ölümcül hastalıklara kadar pek çok sağlık sorunda suçlu sandalyesine oturtuldu. Bu nedenle bize söylenen hep sağlıklı ve uzun yaşamak için yağ tüketimini azaltmamız hatta formda kalabilmek için tamamen uzak durmamız oldu. Gelgelelim, yaşam için ihtiyacımız olan en önemli besin kaynaklarından birisi yağlardır. Yağlar olmasa vücudumuz A, D, E ve K vitaminlerini özümseyemez. Doymamış yağlar; sinir sistemi, beyin ve cinsiyet gibi hayati vücut işlevlerini iyileştirir, vücut ısısını dengeler, kalp, böbrek ve sinirler gibi yaşamsal organların zedelenmelerini önler, kadınların adet ve menopoz döneminde yaşadıkları sorunları hafifletir, hormon düzenleyici etkileriyle adet döneminde yaşanan ruhsal gerginlik, aşırı duygusallık, sancı, hassasiyet gibi sorunların giderilmesine katkıda bulunur. Omega-3 ve Omega-6 dengesinin en parlak sonuçları, sağlıklı ve pürüzsüz bir cilt ile canlı ve parlak saçlardır.

Son olarak…

– Haftada en az 2-3 kez balık yiyin. Balığı kızartmak yerine ızgara ya da buğulama olarak yemeyi tercih edin.

– Her sabah kahvaltıda 2-3 ceviz yiyin. Balık kadar olmasa da değerli bir Omega-3 kaynağı olan ceviz, kalbi korur ve beynin performansını artırır.

– Orta yaşlılar ‘alzhemeir’ hastalığından korunmak için bol bol balık yemelidir. Bu mümkün değilse doktora danışarak balıkyağı hapları almalıdır.

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment