“Diyet” sözünü dilimizden düşürmesek de, beslenme alışkanlığını kökten değiştirmek pek kolay değildir. Çünkü hepimiz biliriz ki, sadece beslenmek için yemek yemeyiz. Ağzımıza bir şeyleri atarken belki de acılarımızı, düş kırıklıklarımızı, öfkemizi, hayata isyanımızı, şişmanlığa karşı protesto duygularımızı yiyip çoğaltıyoruzdur kim bilir?
Önümüze gelen her şeyi hırsla yiyoruz
Olur olmaz şeyleri hırsla yiyoruz sonra da derin bir vicdan azabı duymaya başlıyoruz. Ağzımıza attığımız her çikolata, her baklava, her hamburger, her meşrubat bizi rahatlatmak bir yana, aslında sorunlarımızı arttırmaktan başka bir şeye yaramıyor. Ardından kendimizi açlıkla cezalandırmaya kalkışıyoruz. Tabii yürümüyor ve bir kısır döngü içinde yaşam geçip gidiyor.
Atıştırmak eksik ve kısır bir karın doyurma şeklidir
Aslolan sofradır ve sadece insanlar sofra kurarlar. Yemek pişirmek, sunmak insanlığın evrimini gösterir. Hayvanlar karın doyurur, insanlar yemek yer ve bir tek insanın yemek yemeyi bilmek ve doymak ruhu vardır. Zevk için beslenmek son derece temel ihtiyaçlarımızı tatmin eder; bunlardan ilki sağlık, diğeri psikolojik doyumdur. Gerek aile ile gerekse dostlar ile paylaşılan her yemek bir törendir. Tek başına, suçlulukla dolu atıştırmalar ise yalnızlığı büyütür. Sofrayı, gıdaları iyi bir dost olarak baştan keşfetmeli ve ona egemen olmalıyız.
Anlık zevklerinize yenik düşmeyin
Fazla kilolarıyla çelişki içinde olan insanların büyük çoğunluğu genellikle bir önyargının ve yanlış koşullanmanın kurbanıdırlar; “Zevk” ve “Acı”! Hangisi zevk, hangisi acı? Sevmediğiniz bir vücudun içinde yaşamaktan acı mı duyuyorsunuz? Kuşkusuz bu anlık değil, uzun bir zamana, geniş bir alana yayılan bir sorundur. Günün birinde dilediğiniz incelikte bir bedene sahip olursanız sonsuz bir hazla buluşmuş olursunuz. Aynaya her baktığınızda hayata minnet duyar, kendinize yeni giysiler almaya başlarsınız. Kilolusunuz ve canınız çikolata, börek, kızartma, cips veya baklava çekiyor. Tabii bunlar tüketilirken zevk veren gıdalardır. Ama anlık bir zevkin tuzağına düşerseniz, uzun vadeli mutluluğu biraz daha ertelemiş biraz daha uzaklaştırmış olursunuz.
Geçici zevkleri acı, kalıcı mutlulukları haz ile özdeşleştirin
Geçici zevkleri acı, kalıcı mutlulukları haz ile özdeşleştirmeyi başarırsanız emin olun zafer sizin olacaktır. Örneğin mutfağa ulaşmak istediğiniz inceliğin bir fotoğrafını karşınıza koyarsanız, asıl zevkin o olduğunu her fırsatta hatırlarsınız. Bu fotoğrafı cüzdanınızın içine de, buzdolabının kapısına da koyabilirsiniz. Alış veriş yaparken size asıl amacınızı anımsatır! Önemli olan size zarar veren lezzetleri ve hareketsizliği sıkıntı ile, sizi hedefinize ulaştıracak lezzet ve düzenleri keyifle yaşamanızdır. Bu alanda biraz yaratıcı olun.
Bakın neler olacak?