ADET ÖNCESİNDE YAŞANAN SIKINTILAR

Genç kadınların büyük çoğunluğu adet görmeden önceki birkaç gün boyunca çeşitli sıkıntılar yaşar. “Pre menstruel sendrom” veya kısaca “PMS” olarak tanımlanan bu dönem bizi hem duygusal olarak hem de fiziki yönden etkiler. Peki, çaresi var mıdır? Evet, çaresi bulunabilir, yeter ki kendinizi bırakmayın… Kadınların %5 – %10 kadarı adet döneminden önce hayata küsecek kadar perişan hale gelirler. Kısaca PMS olarak bilinen bu sorunla ilgili olarak, en az 150 farklı tepki kaydedilmiştir. En yaygın olanları; alınganlıktan bitkinliğe, sırt ağrılarından ödemlere, uçuk patlamasından ağlama nöbetlerine ve uykusuzluğa, tatlı krizlerine, migren ağrılarına kadar uzanır. Göğüslerde gerginlik, artan selülitler, öfke, gaz, bazen her ay tekrarlanan kilo artışı, insanın dengesini bozar. Cilt yağlanır, siyah noktalar, akneler artar, vücut kokusu değişir. İsteksizlik, konsantrasyon bozukluğu çalışmayı zorlaştırır, öğrencilerin sınavları tehlikeye girer, bazen özel hayatımızda çamlar deviririz. Tüm bu semptomların çeşitliliği ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Neyse ki hepsi birkaç gün sonra sihirli bir değnek dokunmuş gibi ortadan kalkar…

Nedeni tam olarak bilinmiyor

Bu dönemde bazıları neden daha fazla etkilenirler? Bunun cevabı henüz kesin olarak verilebilmiş değildir. Adet öncesi sendromu gerek modern tıp, gerekse alternatif tıp tarafından üzerine fazlasıyla kafa yorulan ve çözüm aranan bir konudur.

Muhtemelen adet öncesinde kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteron üretiminde bir dengesizlik ortaya çıkar. Bütün bunlar ruh halimizi ve ağrıları kontrol eden beyin kimyasallarını azaltır, karbonhidratlara düşkünlük yaratır. Bu dengesizlik aynı zamanda prolaktin hormonunun yükselmesini tetikler. Sonuçta göğüslerde şişkinlik ve ağrı meydana gelir.

Bir başka teori, adet öncesi sıkıntılarını seratonin hormonunun düşmesine bağlar. Özellikle depresif belirtiler, tatlı ve karbonhidratlara düşkünlük, genellikle seratonin eksikliğiyle bağlantılıdır.

Buna benzer bir bakış açısı, bu sıkıntıları tamamen duygusal direncimize bağlı olarak ele alır. Bu görüşe göre PMS şiddeti kadının yaşamındaki stres yüküne bağlıdır.

Bazı görüşlere göre, PMS hormonal dengesizlikten ziyade vücudun hormon değişimlerine farklı tepkiler vermesidir. Yani hormon değişimlerini değil de ona verilen tepkiyi sorgular.

Bir başka araştırma, tüm bu sorunları karaciğer tembelliğine, B6 vitamin eksikliğine ve kan şekerinin çabuk düşmesine (hipoglisemi) bağlar.

Sizin “PMS”niz neye benziyor?

Tam olarak sınıflandırmak mümkün olmasa da, ağır basan şikayetler genellikle bazı gruplar oluşturur. Kimisinde sinirlilik, kimisinde baş ağrısı, kimisinde tatlıya düşkünlük ve aşırı iştah, bazı kadınlarda şişkinlik ve göğüs ağrıları ön plana çıkar. Aşağıdaki kategoriler belki kendinize yardımcı olmanızı kolaylaştırabilir;

1) Örneğin sizde tatlı krizleri, huzursuzluk ve baş ağrıları ağır basıyorsa, adet öncesinde vücudunuzda insülin duyarlılığının arttığını düşünebiliriz. Böyle tatlı krizleri çoğunlukla çikolata aşermeye dönüşür. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. Çünkü çikolata zengin bir magnezyum kaynağıdır. Magnezyum kasılmaları dindirir ve şeker metabolizmasını düzeltir.

2) Bazı kadınlar bu dönemde düşünce bulanıklığı, kafa karışıklığı ve iç sıkıntısından şikayet eder. Bu sorunlar genellikle progesteron hormonunun fazlasına işaret eder.

3) Belki de kadınların çoğunda olduğu gibi sizin de göğüsleriniz şiş ve ağrılı, vücudunuz ödemle doluyor. O kadar genişliyorsunuz ki, kotlarınızın fermuarı kapanmıyor! Sorununuz, östrojene karşı aşırı duyarlılık olabilir.

Yorumlar

Yorum

yasemin amato: 1965 yılında İran'nın Tebriz kentinde doğmuştur. 1983 yılından itibaren Türkiye'de yaşamaktadır. 1990 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdikten sonra, ihtisasını aynı üniversitenin Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda yaptı. Kozmetik dermatolojiye olan tutkusunu geliştirmek için İngiltere'ye gidip Birmingham'da dermatoloji kursuna katıldı. 1995 yılında ABD'nin Dallas eyaletinde Kollajen enjeksiyonları hakkında eğitim aldı. 1996 yılında Paris'te dünyanın en ünlü uzmanlarından (Dr.Benjamin Asher, David Goldberg, Dr. Legrand, Dr. J.Le Coz, Dr.Laglen) değişik dolgu maddeleri enjeksiyonları, botoks ve mezoterapi eğitimi gördü. Türkiye'ye dönünce YASEMEN adında bir kozmetik dermatoloji merkezi açarak, İzmir'de ilk kez dolgu, botoks, mezoterapi, lazer epilasyon, kalıcı makyaj ve mikrodermabrazyon uygulamalarını başlattı. 2004 yılında Doğan Yayınevi'nden çıkan "Güzel ol, Bugün, Yarın ve Daima" isimli bir kitap yazmıştır. 2009 yılında "Yaşlanmayı erteleyin" "Evde güzellik ve bakım sırları" "Güzel dokunuşlar" isimli kitapları yayınlanmıştır. 2004 yılından itibaren Şamdan plus, Diva, Sabah Gazetesi'nin eki Günaydın, Hürriyet Aile, Kuşhan Diyet, Karşıyaka LIFE, ESİAD dergileri gibi yayınlarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Ayrıca 1994 yılından beri Ticaret Europe üyesidir. Kendisi bir çok televizyon programlarında, üniversite içi seminerlerde, konferanslarda, ulusal ve uluslararası kongre ve seminerlerde konuşmacı olarak katılmıştır. Dr. Yasemin Fatih Amato evli ve bir çocuk annesidir.
Related Post
Leave a Comment