Kanser söz konusu olduğunda güzellikten bahsetmeyi çok anlamsız bulanlar olabilir. Oysa başından geçenler bunun önemini çok iyi bilirler. Hep dikkat etmişimdir; kanser tedavisi boyunca kendini bırakmayan, görünümüne özen gösteren hastalar, bu savaştan galip çıkmayı başarmışlardır. Kendi standartlarımız içinde iyi giyinmek hatta mümkünse yeni giysilere bürünmek, bütün kısıtlamalara rağmen cildimize, saçımıza, makyajımıza özen göstermek ve sosyal hayata karışmak inanamayacağınız kadar etkili bir destek sağlar. Çünkü hayata bağlılığınızı ve dolayısıyla vücut direncinizi arttırır. Dışarıdan iyi göründüğünüz zaman insanlar size hasta muamelesi yapmazlar. Sizden yayılan bu olumlu izlenim, katlanarak size geri döner…
Kemoterapi ve radyoterapi cildin hassasiyetini arttırır
Kanser tedavileri sırasında cildi tahriş edebilecek her türlü uygulamadan kaçınmak gerekir. Peelingler ve kimyasal maddeler kesinlikle kullanılmaz. Sıcak duşlar, banyolar hatta deodorantlar, tıraş olmak, sauna, jakuzi, hamam, sert sabunlar, lifler hatta giysilerdeki dikişler bile tahrişe yol açabilir. Öte yandan içinde E vitamini olan yağlardan ya da nemlendiricilerden de uzak durun. Bu ürünler radyoterapi ve kemoterapiden sonra hassaslaşan ciltte alerjik tepkilere neden olurlar.
Yıkanmaktan korkmayın
Birçok kanser hastası ciltlerine su değerse tahrişin artacağına inanırlar ve bu yüzden yıkanmaktan çekinirler. Bu görüş temelsizdir. Kanser tedavisi görenler istedikleri kadar yıkanabilirler. Ancak duş yaparken sıcak su yerine ılık su kullanın, sabun yerine nemlendirici, duş jellerini ve kremleri tercih edin. İsterseniz bir kovaya ılık su doldurup içine biraz bebe yağı koyun. Bu karışımı vücudunuzu durulamak için kullanın. Aloe Vera içeren ürünler de cildi yatıştırır ve nemli tutar. Duşun ardından 2 yumuşak havlu veya emici kumaşlarla vücudunuzu ovalamadan, tepeden tırnağa nemini alın. Kanser tedavisi sırasında vücut direnci düştüğü için mantarlarla karşılaşma riski vardır. Bu nedenle cildinizi ne kadar temiz ve kuru tutarsanız bu risk o kadar azalır.
İpeklere bürünün
Cildi yumuşak ve nemli tutmak için mümkünse ipek iç çamaşırları giymenizi tavsiye ederim. Ayrıca ipeğe dokunmak size kendinizi güzel ve taze hissettirir. Böyle küçük keyifler bu dönemde her zamankinden daha değerlidir…
Güneşe dikkat!
Tedavi süresince cildin güneşe karşı hassasiyeti şiddetle artar. Bu nedenle güneşten çok iyi korunmalısınız. Yüksek faktörlü koruma kremlerini, geniş kenarlı şapkaları, uzun kollu hafif yazlık giysileri daima elinizin altında tutmalısınız.
Saçlarınızı kestirin
Bazı kanser hastaları tedavi döneminde saçlarını “sıfır” numara kazıtırlar. Buna hiç gerek yoktur. Hem kendinizi damgalamış olursunuz hem de saçlar uzamaya başlayınca başınızın derisinde kaşıntı yapar. En iyisi saçlarınızı kısa kestirmenizdir. Dilerseniz bir peruk da kullanabilirsiniz. Saçlarınız yeniden uzamaya başladığında saç tellerinizin kalınlaştığını ve saçlarınızın eskisinden daha dalgalı olduğunu fark edersiniz. Boya ya da perma için biraz sabırlı olun. Unutmayın ki saçlarınız çıkmış olsa da kafa deriniz henüz tahrişe açıktır.
Kaşlar, kirpikler ve makyaj
Tedavi sırasında büyük bir ihtimalle kaşlarınız ve kirpikleriniz dökülecektir. Kendinize kaş çizmek için kalem yerine toz far kullanın. Hem çizimi daha kolaydır hem de daha doğal bir görünüm elde edersiniz. Gözlerinize kalem veya eye-liner ile çerçeve çizebilirsiniz. Özellikle waterproof (suda akmayan) olanlarını tercih ederseniz daha rahat edersiniz. Çünkü kemoterapi menopozdaki gibi sıcak basmalarına ve terlemeye yol açabilir. Bu dönemde rimel kullanmayın. Rimel geriye kalan birkaç kirpiğinizin de dökülmesine neden olabilir. Moralinizi bozmayın, kaşlar ve kirpikler tedaviden sonra hızla geri gelirler.
Kendinizi bırakmayın
Yaşamı ciddi şekilde tehdit eden bu hastalıkla baş edenlerin sayısı oldukça yüksektir. Bu süreçte moral ve hareket her şeyden önemlidir. Hareket bütün sistemi ayakta tutar. Yatağa bağlanmak ise hastayı çökertir. Moralinizi bir nebze olsun yükseltecek en küçük olanaktan bile yararlanmalısınız. Siz kendinize acıyıp yaşamdan uzaklaşırsanız, hiç kimse sizi yolunuzdan döndüremez. Oysa siz yaşayan her hücrenize ve kendinize ne kadar özen gösterirseniz, tedavinin etkinliği o ölçüde artar. Çevrenizdeki insanlar size ulaşmak, daha fazla destek olmak için gereken şevki ve imkanı bulur. Sakın kendinizi bırakmayın!