Balık yağının çok değerli bir besin olduğu, çok eskiden beri bilinirdi. Hatırlarsanız, anneannelerimiz zayıf ve güçsüz çocuklara balık yağı içirirlerdi. Kaşığa konulan balık yağını içmek gayet zordu. İnsanın midesini allak bullak ederdi, ağır kokusu ve tadı gün boyunca ağzından gitmezdi. Çocuklar bu eziyetten kaçmak için ellerinden geleni yaparlardı. Şimdi bu besin çok daha iyi anlaşıldı ve Omega-3 yağlı asitler ile Omega-3 balık yağı olarak ayrıştırıldı. İdeal dozlarda kapsüllere konularak kullanılması kolaylaştırıldı.
Bu nadide yağlar, en fazla soğuk denizlerdeki somon ve mezgit balıklarında bulunur. Ton balığı, uskumru, ringa, sardalya ve hamsi de Omega-3 bakımından zengindirler. Kefal ve lüferin yağ seviyesi orta derecededir. Dil balığı, levrek çok az yağlıdır. Yağlı balıklar, kuru balıklardan daha yararlıdır. Akdeniz’deki balıklarda, Omega-3 miktarı genel olarak daha azdır.
Bazı önemli Omega-3 asitleri
Başlıca Omega-3 asitlerini sayacak olursak; ALA (A-linolenik asit), EPA (eicosapentaenoik asit) ve DHA (dokosahexaenoic asit)’dır. ALA, sebze yağlarında bulunur. Özellikle keten tohumu ve semizotunda. EPA ve DHA ise sadece balıkta ve balık yağlarında bulunur. Omega-3 yağ asitlerine önem verilmesi, 1970’lerde bilim adamlarının Grönland Eskimolarını incelemeleriyle başladı. Kuzey kutbunda yaşayan ve sürekli yağlı balıklar yiyen bu insanların kalp ve damar hastalıklarına, kansere daha az yakalandıkları görüldü. Bu tarihten sonra yapılan araştırmalar, Omega-3 yağ asitlerinin kolesterol metabolizmasında etkili olduğunu ve HDL/LDL kolesterol (iyi/ kötü kolesterol) dengesini ayarlamaya yardımcı olduğunu gösterdi. Omega-3 yağ asitleri hücre zarlarının güçlenmesine ve esnekleşmesine yardımcı olurlar. EPA kandaki kolesterol ve trigliserit seviyelerini düşürür, kalp ve damar hastalıklarında koruyucu rol oynar. Son çalışmalar, özellikle DHA’nın beyin sağlığı için çok önemli olduğunu gösterdi. Bu çalışma verileri sonucunda DHA depresyon tedavisine yardımcı olarak kullanılmaya başlandı.
Omega-3 yağ asitlerinin yararları
Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Kalp-damar hastalıklarını önler veya iyileşmesine yardımcı olur.
Kan pıhtılaşmasını düzenler.
Kolesterol/ tansiyon/ trigliserit seviyelerini düzeltir.
Beyin sağlığını ve sinir sistemini geliştirir.
Belleği geliştirir.
Depresyon tedavilerine destek olur.
Artrit tedavisinde yardımcı olarak kullanılır.
Psoriasis(sedef) tedavisinde etkilidir.
Göz ve retina sağlığı için gereklidir.
Alerjilerin semptomatik tedavisinde yararlıdır.
Hamilelik döneminde annenin sağlığı ve çocuğun gelişiminde önemli rol oynar.
Doymamış yağ kaynağı
Omega-3, çoklu doymamış yağların en önemlisidir. Çok özel bir noktasından tutup ifade edecek olursam; doymuş yağların yol açtığı hasarları onarır. Hatta zayıflamaya ve karın yağlarının yakılmasına bile yardımcı olur. Hiç kuşkunuz olmasın, cildi gerginleştirir, ışıltısını arttırır. Dr. Perricone’nin ünlü anti-aging beslenme reçetesinde, ilk üç gün günde 2 öğün, sonra da her gün bir öğün olmak üzere, yağlı balıklar ve özellikle somon yenilmesi önerilir. Bunun sonucunda cildin dolgunlaştığı, kollajenin arttığı, kırışıklıkların azaldığı, tüm vücudun sıkılaştığı, canlandığı ve genel sağlığın düzeldiği gözlenir.
Galiba her gün bir ton balığı açıp yemeye başlayacağız veya Omega-3 kapsüllerinden alacağız. Bu kadar şifalıysa, neden olmasın? Yalnız hatırlatmam gereken bir şey var; Omega-3 kan dolaşımını etkilediği için hap olarak kullandığınızda diğer ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu açıdan doktorunuza danışmanız yerinde olur.