Biliyor musunuz, insan doğduğu andan itibaren yaşlanmaya başlar. Bunun gözle görünür bir hale gelmesi için, uzun yılların geçmesi gerekir. Yıpranmanın hızı ve seviyesi birçok etkene bağlıdır. Kalıtımla gelen özelliklerimiz, alışkanlıklarımız, huylarımız, hareketli veya hareketsiz oluşumuz, bağımlılıklar, zevklerimiz, yüzümüzün doğal biçimi, ırksal özelliklerimiz, yaşadığımız çevre, çoğu zaman kaderimizi belirler. Bunların bir kısmını değiştirmek elimizde değildir. Ama alışkanlıklarımızı ve zevklerimizi kontrol edebiliriz. Çoğu zaman zamansız yaşlanıp, çökmeye yol açan nedenler tamamen yaşam tarzımızdan kaynaklanır.
Antioksidanlar savunma sisteminizi güçlendirirler
Güneş, sigara, hava kirliliği, dengesiz beslenme, hareketsizlik, alkol, stres ve uyku bozuklukları, gençliğimizi harap ederler. Çünkü bunlar, vücudumuzda serbest radikallerin artmasına neden olurlar. Bu durum bir çeşit zehirlenmeye (toksikasyon) yol açar. Serbest radikaller cildin gerginliğini sağlayan kollajen ve yağ dokularını ve vücuttaki tüm proteinleri sömürürler. Hücre yapısını, DNA’ları bozarlar, savunma sistemimizi zayıflatırlar… Bazı vitaminler, mineraller ve amino asitler serbest radikalleri etkisiz hale getirirler. Bunlar antioksidanlardır. Antioksidanlar savunma sistemini güçlendirirler, dolayısıyla yıpranmayı önlerler. Yıllar boyunca genç, canlı, enerjik ve güzel kalmamıza yardımcı olurlar.
Bazı önemli antioksidanlar
En önemli antioksidanlar; A, C ve E vitaminleridir. Cilt gençleştirme ve düzgünleştirme tedavilerinde bunlardan etkin bir şekilde yararlanılır. Bunların dışında B Vitaminleri ve özellikle B-6, D Vitamini, Likopen, Lutein, Alfa Lipoik Asit, DMAE, Asetil L-karnitin, birçok kozmetik üründen tanıdığımız Coenzyme Q-10, I-Glutamin, dilimizden düşmeyen Omega-6/Omega-3, Pycnogenol ,Kalsiyum, Magnezyum, Krom, Selenyum, Çinko gibi antioksidanların her biri ölçülemeyecek kadar büyüktür.
Kozmetik ürünlerde sıkça kullanılırlar
Kozmetik ürünlerin birçoğunda C vitamini, E vitamini, Coenzyme Q-10 ve çeşitli antioksidanları içeren meyve asitleri kullanılır. Bunların hiçbirisi boşuna değil. Antioksidanlar taze gıdalardan bol miktarda alınabilir. Bunun en emin yolu, dengeli beslenmek; yağ, şeker ve hamur işlerini tüketirken dikkatli olmak, taze sebze, domates, meyve, kuru yemişler, zeytinyağı, balık ve baklagilleri tüketmektir.
Tek başına yeterli değildir
Gelgelelim, iyi beslenmeyi başarsanız bile bunun yeterli olmayacağını söylemek zorundayım. Vücudumuzun direncini yüksek tutmak, serbest radikalleri etkisiz hale getirmek için; iyi uyumaya, düzenli spor yapmaya, güneşten ve stresten korunmaya ihtiyacımız var. Bunlar en az aldığımız gıdalar kadar önemli…
Sonbaharla beraber yeni kararlar almaya ve kendinize antioksidan bir yaşam tarzı programı yapmaya ne dersiniz?