Yazının başlığının sahibi ben değilim. Ertuğrul Özkök’ün son kitabı “Kırk7″deki bir bölümden alınmıştır. İşin ilginç yanı kitaptaki bu bölümünde sahibi Ertuğrul Özkök değil, Lola Montes’dir. Lola Montes ile ilgili bilgiyi birazdan vereceğim. Ama neden bu konu seçildi diye düşünürseniz, aslında iki önemli nedeni var. İlki, genelde ideal kadın ölçüleri ile ilgili bilgiler hep erkekler tarafından verilmiştir. Diğeri de 170 yıl önce yazılmış kitapta anlatılan kadının, hala bugün hem erkeklerin hem de kadınların zihinlerindeki ideal kadını anlatmasıdır. Bu arada siz kadınlar için Ertuğrul Özkök’ün bu kitabını öneririm. Çünkü biz kadınları anlatan ilginç bir kitap. Bu kitapta Ertuğrul Özkök, “Kırk7” de bambaşka bir kadın tarifi yapıyor. Özkök, 40’lı yaşlardaki kadınlar için “Baş döndürücü, baştan çıkarıcı, baştan çıkarılıcı… Ama vaatkâr, davetkâr!” diyor.
Lola Montes kimdir?
Adı Marie Dolores Eliza Rosanna Gilbert. 1821’de İrlanda’da doğmuş. Babası İrlandalı, annesi Creole. Batı Hint adalarında doğmuş bir kadın. Çocukluğu İngiltere ve Hindistan’da geçiyor.16 yaşındayken bir subayla kaçıp evleniyor. Ancak beş yıllık evlilikleri sırasında, başka erkeklerle de ilişkisi olunca, kocası boşanıyor.
O andan itibaren, hayatında yeni bir dönem açılıyor. Önce kendine bir isim buluyor: Lola Montes. Sonra ver elini Londra. Orada kendini İspanyol bir dansöz olarak tanıtıyor. Yıl 1843 ve Londra uzun süre konuşacağı bu kadını bu dansıyla keşfediyor. Kendisinden sadece güzelliği, hafif meşrepliği ve cazibesiyle değil, büyük aşklar yaşayacağı üç erkekle de söz ettirecektir. Dönemin ünlü yazarı George Sand’la tanıştırınca bambaşka bir dünyaya girecektir.Ama asıl aşkı, Alexandre Henri Dujarier isimli bir gazeteciyle yaşayacaktır. Dujarier, o yıl bir erkekle düelloya girecek ve ölecektir. Bir ihtimal düellonun nedeni Lola Montes’tir. 1846’da Münih’e yaptığı bir yolculuk sırasında, dönemin Bavyera Kralı Birinci Ludwig ile tanışır. Kısa sürede onun metresi olur. Bir anda bütün Bavyera bu kadını konuşmaya başlar.
Krala birçok liberal reformu yaptırır. Ama halk bu ‘ahlaksız’ kadından nefret etmektedir.1848’de Kral, devrimci bir hareketin de zorlamasıyla tahtını bırakmak zorunda kalır. Lola Montes, ölümünden üç yıl önce Amerika’da “Güzellik Sanatı” isimli bir kitap yayımlar. İşte o kitaptan alınmış bir bölümdür aslında.
Ertuğrul Özkök, Lola Montes’in “Güzellik Nedir” kısmını anlatıyor: 1858’de New York’ta yayımlandığında üç hafta içinde 60.00 adet satılmış. O dönem için inanılmaz bir rakam bu. Kitap, kadınlara vücut bakımı için tavsiyeler ve bazı formüller anlatıyor. Ancak giriş kısmında bir bölüm var ki çok ilginç. “Güzellik Nedir” adını taşıyan bu bölümde Lola Montes kadın güzelliğini şöyle anlatıyor:
Baş: Yuvarlak olmalı. Büyükten ziyade küçük baş güzeldir.
Alın: Beyaz, düz ve parlak olmalı. Ne çok düz, ne çok çıkıntılı olmalı.
Saçlar: Siyah, kahverengi veya açık kestane rengi olmalı. Gür ve hafif bukleli olmalı.
Gözler: Siyah, kestane veya mavi. Canlı, parlak ve büyük olmalı.
Kirpikler: Birbirine yapışık olmamalı; hafif kıvrık, ortası kalın, uçları ince olmalı.
Yanaklar: Büyük olmamalı. Hafif bir yuvarlak iyidir. Hafif kırmızıyla karışık beyaz renkli olmalı.
Kulaklar: Küçük ve kıvrımlı olmalı. Pembemsi bir kırmızılık iyidir.
Burun: Yüzü iki eşit bölgeye ayıracak şekilde ve orta büyüklükte olmalı.
Ağız ve dudaklar: Ağız küçük olmalı, dudaklar eşit kalınlıkta olmamalı. Ona göre güzel bir ağız, henüz açılmamış bir güle benzer.
Omuzlar: Beyaz olmalı. Erkeğinkinden daha yumuşak ve yuvarlak biçimde açılmalı.
Kollar: Beyaz, yuvarlak, kapalı ve parlak olmalı.
Eller: Bileğe çok yumuşak ve kendini hissettirmeden birleşmeli. Parmaklar uzun ve hassas olmalı.
Göğüs: Beyaz ve çekici olmalı. Ne çok büyük ne çok küçük olmalı. İki meme eşit büyüklükte ve yuvarlaklıkta olmalı. Dik durmalı ve hafif şekilde birbirinden ayrılmalı.
Kalçalar: Omuzlardan daha geniş olmalı ve yuvarlak biçimde aşağı inmeli.
Diz: Tek boğumlu ve yuvarlak olmalı.
Bacaklar: Düz, yuvarlak ve dolgun olmalı. Topuklar ince olmalı.
Lola Montes’in deneyimleyerek bulduğu şeyleri bugünün bilim insanlar, deney ve gözlemlerle ispatlıyorlar. Güzelliğin göreceli olup olmadığını tartışır bilim insanları makalelerinde. Hep çıkan sonuç göreceli ama ne kadardır? Herkesin aklında ister erkek isterse kadın için oluşmuş mükemmel bir fikir vardır. Bu fikir de %70’dir. Kalan %30’luk dilim işte göreceli kısımdır. O yüzden 170 yıl önce yazılmış kitap bugünün insanına çok rahat ışık tutabiliyor. Şimdi yukarıdaki bilgilerin ışığında siz hangi kısımda yer alıyorsunuz onu sınayın!