Eylül ayının sonuna yaklaşıyoruz. Doğrusu şu sıralarda çoğumuz aynaya daha fazla bakıyoruz ve sorunlarımıza çare arıyoruz, güzelleşme planları yapıyoruz. Henüz geride bıraktığımız yaz boyunca, sıcak hava, kızgın güneş, rüzgar, ter, deniz suyu, havuzlar ayrıca sıcak su ile yapılan duşlar ve rastgele kullandığımız sabunlar veya duş jelleri, özellikle kollarımızı, bacaklarımızı ve saçlarımızı iyice kurutmuş.. Kuşkusuz bir şeyler yapmamız lazım. Çünkü bakım zamanı geldi. Zaten sonbaharda yapılan cilt bakımları karşılığını fazlasıyla verir. Hem yaz mevsiminin yol açtığı hasarları onarır hem de cildimizi kışa hazırlar. Ayrıca kendimizi harika hissettirir!
Vücudumuz:
Yaz sonunda vücut cildimizin kuruyup kalınlaştığını fark ederiz. Kollarımızda ve bacaklarımızdaki deriler, yapraklarını döken ağaçlar gibi pul pul soyulmaya başlar. Hele sıcak suyla yıkanmayı seviyorsanız bu sıkıntılarınız daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Vücut cildi için sadece yıkanmak yeterli değildir. Kollara, bacaklara, ayaklara, sırta, dekolteye ayrı ayrı bakım yapmak gerekir.
Kurutucu sabunlardan ve duş jellerinden sakının:
Cildiniz huzursuzsa, her şeyden önce sabunlarınızı gözden geçirmelisiniz. Cilt yapınıza uygun olmayan sabunlar veya duş jelleri kullanıyorsanız değiştirmeniz gerekir. Hele cildiniz kuruysa, nemlendiren duş jellerini tercih etmelisiniz. En azından banyo yaptıktan sonra bir kapta gliserinli su hazırlayıp son durulamayı bununla yapabilirsiniz. Banyodan sonra özellikle kollara, bacaklara ve dekoltenize krem sürmeyi ihmal etmeyin.
Vücudumuzun da peeling’e ihtiyacı var:
Cildinizi canlandırmak için, arada sırada yumuşak bir şekilde keselenmenizi öneririm. Tabii aşırıya gitmemeli ve derinizi tahriş etmemelisiniz. Keselenmekten hoşlanmıyorsanız, hazır vücut peelinglerini uygulayabilirsiniz. Bu işlemler ölü derilerin atılmasını sağlar, cildinizi toparlar, nefes almasını kolaylaştırır ve cildin nem dengesini düzeltir. İmkanınız varsa bir güzellik merkezine gidip vücut bakımı yaptırabilirsiniz.
Hint usulü vücut peelingi:
Biliyorsunuz bizim gelin hamamlarımız ünlüdür. Gelinleri baştan aşağıya keselerler. Hindistan’da da benzer bir düğün geleneği var. Bazı bölgelerde gelinleri düğüne hazırlarken, 7 gün üst üste özel bir peeling yapıyorlar. 7. günün sonunda cilt bebekler gibi pürüzsüz ve yumuşacık oluyor. Kullandıkları malzemeler ise oldukça ilginç; Nohut unu, sarı kök adı verilen bir baharat tozu ile zeytinyağı. O kadar etkili ki, bende bir yıldır kombine tedavilerde sık sık kullanmaya başladım. .
Ayaklarımız bizden ayrı bir itina bekler:
Ayaklarımıza gelince, en güzeli, haftada bir kere, 15 dakika süreyle ılık suda dinlendirmek ve arkasından ponza taşıyla veya hazır peeling kremleriyle hafifçe ovalayıp yıkamaktır. Ardından da vazelin veya özel bir ayak kremi sürerseniz, ayaklarınız yumuşacık olur.
Cildinizi aspirinle yumuşatın:
Topuklarınız çok sertleşiyorsa, suyu sıkılmış yarım limon kabuğunun içine bir aspirin koyarak topuklarınıza kapatın, hafifçe ovalayın ve biraz beklettikten sonra ayaklarınızı yıkayıp vazelin sürün.
Elleriniz çok kuruyorsa veya diz -dirsek ve topuklarınızdaki deriler fazla kalınlaşıp sertleşiyorsa, bir kaç gece salisilik asitli (aspirinli ) bir merhem sürüp yatmayı deneyin. Ertesi sabah cildinizin yumuşacık olduğunu göreceksiniz. Son derece etkili olan bu kremleri tüm eczanelerde bulabilirsiniz.
Topuklarda aşırı çatlamalara dikkat!
Söylemeden geçemeyeceğim önemli bir konu daha var. Ayaklardaki anormal çatlamalar, aşırı deri kalınlaşması ve nasırlaşmalar, ileri yaşlarda tiroid yetersizline işaret eder. Bu konu fazla dikkate alınmamakla birlikte önemli bir belirtidir.
Saçlarımız:
Yaz boyunca güneş saçlarımızı kurutuyor. Hele boyalı, röfleli, biyoformlu saçlar daha kolay yıpranıyor. Saçlarınız çok yıpranmış ise, tek çareniz kestirmek olabilir. Hafifçe yıpranan saçların bile, hiç olmazsa uçlarını, kırıklarını biraz aldırmadan onları canlandıramazsınız. Kesimden sonra saçlarınıza maske uygulayarak besleyebilirsiniz. Hazır saç maskeleriyle veya zeytinyağı, bademyağı gibi geleneksel malzemelerle bakım yapabilirsiniz. Daha da etkili bir çözüm arıyorsanız, size farklı maskeler tavsiye edebilirim.
Muz ve bal maskesi: Canlılık ve dolgunluk sağlar
Bu maske özellikle kuru ve hasar görmüş saçlara çok iyi gelir. Çünkü Potasyum, A, B ve C vitaminleri açısından oldukça zengindir. Haftada bir kez uygularsanız, saçlarınız yumuşacık olur, canlanır, dolgunlaşır ve kolayca açılır.
Bu maske için gerekli malzemeler 1 muz ile 1 yemek kaşığı baldan ibaret. Bunları pürüzsüz bir kıvama gelinceye kadar iyice karıştırın. Sonra saçlarınızı ılık suyla yıkayın ve ardından bu karışımı masaj yaparak saçlarınıza iyice yedirin. Başınıza sıcak bir havlu sarın ve 20 dakika bekleyin. Ardından saçlarınızı iyice durulayıp, şampuanla yıkayın. Saçlarınızın nasıl parladığına, kalınlaşıp dolgunluk kazandığına şaşıracaksınız.
Avokado: Onarıcı maske
Küçük ve yumuşak bir avokado (soyulmuş ve ezilmiş) ile bir-iki kaşık hindistan cevizi sütünü koyu bir kıvama gelinceye kadar karıştırın. Sonra temiz saçlara ve saç diplerine masaj yaparak sürün. Ardından 10-15 dakika kadar bekleyip ılık suyla şampuanlayın. Saçlarınızın yumuşacık olduğunu ve canlandığını göreceksiniz. Bu maskeyi de haftada 1 kere yapabilirsiniz.
Tırnaklara özel bakım:
Şu sırada tırnaklarınız soyuluyorsa, biraz kısaltın. Limon ve gliserinle bir karışım hazırlayın ve geceleri parmak uçlarınıza sürün. Çok yararını göreceksiniz. Mümkünse bir-iki hafta tırnaklarınıza oje sürmeyin. En azından tırnağınıza bir kat renksiz tırnak cilası sürüp, renkli ojeyi onun üstüne tatbik edin. Ojelerinizi çıkarmak isteyince, tahrişe yol açmayan ürünleri kullanın.