Çoğumuz bir şekilde yorgunluğun baskısı altında yaşıyoruz. İşten çıktığımızda kendimizi bitkin hissediyorsak, bunu anlamak kolay. Ama bazen izah edilmesi güç durumlarla karşılarız. Örneğin her birimizin enerjik yada yorgun olduğu saatler farklıdır. Kimileri tam bir “gece kuşu”dur, gece yarısından sonra açılır; bazıları sabahları verimlidir, akşamları durgunlaşır. Bunlar bir ölçüye kadar yapısal sayılabilir ancak bazen farklı sorunların belirtisi olabilir.
Bazı insanlar sabahları yataktan çok zor kalkarlar. Sanki gece boyunca ağır bir yük taşımış gibi sabah kendilerini yorgun hissederler. Canları giyinmek, sokağa çıkmak, hayata karışmak istemez.
Kimileri sabah iyi kalkarlar ama gece olunca adeta çökerler.
Bazıları yemeklerden sonra bitkin düşer.
Bazı insanların çabucak pili biter! Kendini güçsüz, isteksiz, yaşlı hisseder…
Bu şikayetler o kadar yaygın ki! Çoğunlukla vitamin alıp geçiştirmeye çalışırız. Veya “geçer” deyip, bekleriz. Atlatabiliyorsanız, ne ala. Ama yorgunluk kronik bir hale gelmişse ciddiye almak gerekir.
Yorgunluğun nedenlerini araştırın:
Çünkü yorgunluğun tek nedeni yok. Yaşadığınız sıkıntılar; Beslenme sorunlarından hareketsizliğe, kan şekerinden kabızlığa, adet sorunlarından cinsel tatminsizliğe, strese, dolaşım bozuklukları, tansiyon veya kalp sorunlarına , su kaybından mineral eksikliklerine ve hormon dengelerine kadar uzanan sayısız nedene bağlı olabilir. .
Her hormon farklı bir enerji yaratır:
Bugün yorgunluğun hormonlarla ilişkisini biraz sorgulayalım. Çünkü üzerinde en az durulan konu bu. Her hormon farklı bir enerji yaratır. Bir veya birden fazla hormonda yetersizlik baş gösterdiğinde, yorgunluğun değişik şekilleriyle karşılaşırız.
TİROİD hormonu yetersizse; En derin uykudan uyandığınızda bile yataktan çıkmak size zor gelir. Ancak ilginç olan, siz çalışmaya başlayınca, hareket ettikçe, bu yorgunluğun yavaş yavaş kaybolmasıdır. Yani sabahları “afyonu geç patlayan” insanlardan biriyseniz, bu ihtimali düşünmenizde fayda var.
ÖSTROJEN veya TESTOSTERON hormonları yetersiz ise; Yorgunluğunuz gün boyunca devam eder. Özellikle fiziksel olarak aktif olduğunuz saatlerde artar. Ne yemek yemenin, ne yapılan esprilerin size yararı olmaz. Hele hareketli bir gün geçirmek zorundaysanız, bu size işkence gibi gelir. Gün boyunca sadece yatağa girip uzanacağınız zamanı hayal ederseniz.
KORTİSOL hormonu yetersizse; Bu durum kendini daha fazla geceleri belli eder. Akşam saatlerinde dayanılmaz bir yorgunluk bastırır. Ayakta durmak size işkence gibi gelir. Hele gergin bir gün geçirmek zorunda kalırsanız, altında ezildiğini hissedersiniz. Kafanız karışır, uykunuz gelir, kaçacak delik ararsınız. Çünkü kortizol hormonunun eksilmesi strese karşı direnci düşürür.
BÜYÜME hormonu yetersiz ise; Yorgunluk gün boyunca yakanızı bırakmaz. Akşamları ise kendinizi tek kelime ile tükenmiş hissedersiniz. Gece yarısından sonra ayakta kalmanız imkansızdır. Eğer buna rağmen geç yatarsanız ertesi günü çok zor geçirirsiniz.
ALDOSTERON yetersizliğinde; Ayağa kalkmanız bile kendinizi yorgun hissetmeniz için yeterlidir…
Vücudunuz canlansın!
Yorgunluğun en iyi ilacı nedir biliyor musunuz? Hareket! Düzenli spor ve hareket vücudumuzun enerjisini ve hormonlarımızı dengeler. Ve tabii beslenme şekli çok önemlidir. Son yıllarda yapılan araştırmalar yeni görüşler ortaya çıkardı. Başta ekmek olmak üzere tüm hamur işleri, süt ürünleri, şeker, kahve, sirke, alkol ve mayalı ürünler yorgunluktan sorumlu tutuluyor. Çünkü bu gıdalar bizim enerjimizi tüketiyor, hormon üretimini engelliyor..
Örneğin şeker süratle enerjimizi yükseltir ama aynı hızla tüketir ve bizi bitkin düşürür. Mayalı ürünler bazı hormonları emer ve kendimizi yorgun hissetmemize neden olur. Modern anti aging uzmanları, Tahıllar ve Süt ürünleri konusunda bizi uyarıyorlar. Çünkü tahılların da, süt ve süt ürünlerinin de, sindirilmeden bağırsaklarda 2-3 gün kaldığını ve bu süre içinde zehirli toksinlere dönüştüğünü belirtiyorlar. Ne yağlısı, nede yağsızı artık tavsiye edilmiyor. Öte yandan, lahana ve portakalın sütten daha zengin kalsiyum kaynakları olduğu açıklanıyor.
Herkese farklı diyet:
Tiroid hormonunuz ölçümlerde düşük çıkıyorsa, beslenmenizde sebze ve meyvelere ağırlık vermelisiniz. Kırmızı ve beyaz et, yumurta gibi gıdalar tiroid üretimini güçleştirir.
Yorgunluğunuz sex hormonları ve büyüme hormonuna bağlıysa, meyve ve sebzelerin yanısıra daha fazla hayvansal protein almalısınız. Et, balık, kümes hayvanları ve yumurta sizin için yararlıdır.
Yorgunluk ile beraber sindirim sorunları yaşıyorsanız, haftada bir gün vücudunuzu dinlendirin. Yağsız, buharda pişmiş veya haşlanmış hafif yemekler yiyin.
Öte yandan yorgunluğu gidermek için alabileceğiniz en iyi takviyeler; C vitamini, B12, Demir ve Magnezyum’dur. Magnezyum seviyesi düştüğünde kaslarımız çok çabuk yorulur. CoenzymQ10 de çok önemlidir. Kalbin daha fazla kan pompalamasını sağlayarak enerjinin tüm vücut dokularına kolayca ulaşmasına yardımcı olur.
Yorumlar
Yorum
Leave a Comment