Menapoz yaşamın normal bir döngüsüdür. Korkmaya yada gözümüzde büyütmeye gerek yoktur. Çağımızda yaşlanma belirtilerini geciktirebileceğimiz, onları kontrol edebileceğimiz birçok yöntemi biliyoruz. Onları uygulama iradesini gösterecek kararlılığımız varsa, her dönemin ayrı bir güzelliği olduğunu fark edebiliriz. Böylece yaşamın tadını doyasıya çıkarabiliriz…Kaynak:www.yaseminamato.com
Menapozun ilk adet ile (menstruasyonla) birlikte başladığını söyleyen doktorlar vardır. Bu bakış açısı insana umut da verebilir, umutsuzlukta. Ben daima umudu seçmeyi tercih ederim. Düşünün bir kere, kadınların adet gördüğü süre ortalama
30- 40 yıl kadardır. Az bir zaman değil ! Ama elbette birgün, menapoz belirtileri başlar. Kendimizi bırakırsak, fizyolojik ve psikolojik değişimler birbirini takip eder. Karar bizimdir, kendimizi salıvermeyi de, kontrolü ele almayı da seçebiliriz.
Hormon eksikliğinden daha önemlisi; hormon dengesi:
Premenapoz ve menapoz kadınlık hormonları olan östrojen ve progesteron seviyesinin düşmesiyle kendini gösterir. Ancak tek sorun, bu hormonların düşmesi değildir. Daha önemlisi, kadın vücudundaki hormon dengesinin bozulmasıdır. Birçok kadın, östrojen seviyesi azaldıkça, erkeklik hormonunun yükseldiğini fark eder. Menapozun hoşlanmadığımız yan etkilerinin bir kısmı bu nedenle baş gösterir. Kadınlık hormonlarının seviyesi aşağı doğru inerken, her zaman orada duran erkek hormonları daha etkin bir duruma geçerler. Çünkü erkeklik hormonlarının düşüşü yavaş bir seyir izler. Örneğin saçlarımız incelip seyrekleşmeye, yüzümüzde kıllar çıkmaya başlar. Özellikle çene ve dudağın üst kısmında. Adeta sakal ve bıyıkları hatırlatırcasına!
Ciltte değişim:
Gittikçe azalan ve sonunda kaybolan östrojen ve progesteron yoksunluğu cildimizi çok etkiler. Cildimizi gergin tutan kollajen’in üretimi azalır, yağ bezleri yavaşlar, derimiz incelir, gevşer, esnekliğini kaybeder, kurur, güneşe karşı hassasiyeti artar, korunmazsak yüzümüz lekelerle dolar, tırnak yapısı bozulur, saçlar incelip dökülür, yüzde kıllanma başlar…
Kendinizi izleyin:
Her şeyden önce, hiçbir sorununuz olmasa dahi, 40 yaşından itibaren, bir doktor kontrolüne girmenizi ve her yıl hormonlarınızı ölçtürmeye başlamanızı öneririm. Her şey yolundaysa, moraliniz yükselir, kendinizin farkında olursunuz. Dengesizlikler oluyorsa, doktorunuz size çözümler önerir. Vücudunuzda olup bitenlerin farkında olmak çok önemlidir. Emin olun hayata karşı duruşunuzda pek çok şey hormonlarınızla ilgilidir.
Hormon tedavisi:
İster haplarla, ister deriye sürülen krem ve jeller ile veya plasterle hormon desteği almanın yararları çoktur. Sentetik olanları tartışmalıdır ama bio-identical hormonlar harika sonuçlar yaratırlar. Östrojen tedavisi ciltteki kollajeni arttırarak, cildin kalınlığını ve gerginliğini korumasını sağlar. Ayrıca cildin nemli kalmasına, yağ salgısının normalleşmesine, direncinin artmasına ve dış etkenlerden korunmasına yardımcı olur. Kaynak:www.yaseminamato.com
Menapozda hormon tedavisi tüm sıkıntıları hafifletir. Cildi korur, yaşlanmayı geciktirtir, sıcak basmalarını, kemik ve kas kaybını önler, sinirlilik, alınganlık, uykusuzluk gibi sorunları engeller, kalp hastalıklarından korur, kan dolaşımını düzenler, beynimizi yaşlanmaktan alıkoyar …
Hormon almak istemiyorsanız; Kaynak:www.yaseminamato.com
Haricen Östrojen almanın yararları çok olmakla beraber, her bünyeye uygun değildir. Özellikle ailede meme veya rahim kanseri hikayesi olanlara hormon verilmez. Veya bazı insanlar hormon almak fikrinden hoşlanmazlar. Bu durumdaki kadınlar, bitkisel östrojenlerden yararlanabilirler.
Hormon alsanız da, almasanız da önce spor!
Hormon üretimini arttırmanın en etkili yolu, egzersiz yapmaktır. Fiziksel aktivite ve düzenli jimnastik, hormonlarımızı dengeler. Orta ve ileri yaşlarda egzersiz yapanlarla yapmayanlar arasındaki hormon seviyeleri, % 40 a varan farklılıklar gösterebiliyor. Bu da cildinizden beyninize varıncaya kadar, sizi tümüyle canlandıran bir gençlik pınarından su içmek gibidir. .
Bitkisel alternatifler ( fitoestrojenler-bitkisel östrojenler )
Başta soya ürünleri olmak üzere, bazı gıdalarda ve tohumlarda “ isoflavonlar” bulunur. Izoflavonlar kadınlık hormonu olan estrojen’e çok benzeyen özellikler taşırlar. Östrojen seviyesi düşükse, vücuttaki östrojenin yerini alırlar, yüksek ise fazlasını bloke edebilirler. Düzenli olarak soya ürünleri, mercimek, bezelye, keten tohumu, kabak çekirdeği tüketerek doğal östrojenden yararlanabiliriz.
Evening Primrose Oil: Aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağdır. Gerek adet öncesi sıkıntıları, gerekse menapoz sorunlarını hafifletir. Cildi düzgünleştirir, saçları ve tırnakları güçlendirir.
Omega-3: Omega-3 çoklu doymamış yağların en önemlisidir. Hiç kuşkunuz olmasın, cildi gerginleştirir, ışıltısını arttırır.
A-C ve E Vitamini: Bu antioksidan vitaminler ciltte mucizeler yaratırlar. Hücre oluşumunu sağlarlar, saçları ve mukoza dokusunu korurlar, yaşlanma sürecini geciktirirler. Özellikle “C” vitamini, ciltteki lekeleri azaltır, hücre yenilenmesini ve kollajen oluşumunu sağlar.
MENAPOZ DÖNEMİNDE CİLT BAKIMI VE KOZMETİK TEDAVİLER: Kaynak:www.yaseminamato.com
SU: Bu dönemde cildinizin suya olan ihtiyacı artar. Her şeyden önce, bol bol su içmeyi ihmal etmeyin.
GÜNEŞTEN KORUNUN: Menapozdan itibaren cilt inceldiği ve yapısı zayıfladığı için, güneşten korunmanız her zamankinden daha önemlidir. Yoksa yüzünüzün lekelerle dolması işten bile değildir. Cildinizin en iyi dostu, yüksek faktörlü bir güneşten koruyucudur.
PEELİNG KONUSUNDA İHTİYATLI OLUN: Menapoz döneminde AHA ya da BHA içeren ürünlerle peeling yapmak isterseniz, öncelikle cilt tipinizi iyi bilmeniz gerekir. Bu tür ürünler incelen cildinizi tahriş edebilir. Öte yandan ilerleyen yaşlarda (Özellikle 70 yaşından sonra) cilt üzerinde oluşan ölü deri tabakasına ihtiyacınız olabilir…
KOLLAJENİ ARTTIRMAK İÇİN: Tahriş edici klasik cilt bakımlarına karşı ihtiyatlı olun. Cildi soymadan kollajeni arttıran yumuşak yöntemleri tercih edin. Örneğin bir ışık yöntemi olan Foto rejuvenation çok yararlıdır. Bu ‘’cilt soyucu” bir işlem değildir. Tam tersine, üst deriyi soymadan ve yaralara yol açmadan, kollajen dokunun yeniden düzenlenmesini, kalınlaşmasını sağlar.
NEMLENDİRME: Bu dönemde içeriğinde %15-30 oranında yağ bulunan kremler kullanılabilir. Özellikle hayvansal ya da bitkisel yağlar içeren, mineral veya kollajen benzeri nemlendiriciler, kuru ciltleri rahatlatırlar. Gece kremlerinden yararlanın. Bu kremlerde çeşitli vitaminler, yeşil çay, soya, Qenzim-10 veya östrojen bulunur. Böyle katkılı kremler, yaşlanan cildin su tutma kapasitesini arttırırlar, cildi canlandırırlar. Kaynak:www.yaseminamato.com
YUMUŞAK TEMİZLİK: Cildinizin temizliğine çok dikkat edin. Alkolsüz tonikler kullanın ve sabun çeşitlerinden uzak durmayı tercih edin. Kullandığınız tüm sabun, şampuan gibi temizlik malzemelerinin Ph 5,5 olanlarını tercih edin.
OZON TERAPİ: Bu tedavi kanımızı aktive ederek bütün sistemi canlandırır. Vücudumuzdaki hormon ve enzim seviyelerinin düzelmesine yardımcı olur. Hiçbir yan etkisi yoktur. Genel olarak anti aging ve özel olarak cildi geliştirmek için güvenle kullanılabilir.
Yazımı toparlarken, çok kısa bir özet yapacak olursam, Menapozdan korkmayın! Yaşam tarzınızı geliştirmek için hiçbir zaman geç değildir. Kendinize iyi bir doktor bulun, sporunuzu programlayın, beslenmenize özen gösterin, su için, Omega-3 ve antioksidanlardan yararlanın, son olarak da size uygun kozmetik yaklaşımları göz ardı etmeyin! Çok özel bir engeliniz yoksa, hormon takviyelerine karşı önyargılı olmayın.
Yorumlar
Yorum
Leave a Comment